29 Mart 2018 Perşembe

Okudum: Şah Mat (Mario Mazzanti)



Adı: Şah Mat
Yazarı: Mario Mazzanti
Orj. Adı: Scacco Alla Regina
Sayfa: 512

Elimde kitap kalmayınca ödünç almıştım bunu. Sağda solda görüp çok da merak etmediğim bir kitaptı ama okudukça şaşırtıcı şeyler oldu. Bir cinayet var ama ilerledikçe işin aslında öyle başlamadığı, sonradan öyle bir yola girildiği gibi şeyler çıktı. Sıradan polisiyelerde pek rastlamadığım bir cinayet öyküsü diyebilirim.

Bir kadın evinde ölü bulunuyor ve bunu başta seri cinayetlerin başlangıcı olarak tanımlıyorlar. Zira katil, gazeteci Greta'ya ilginç e-postalar atmaya başlıyor. Cinayetlerin devamı gelecek gibisinden cümleler kuruyor. Devamı da geliyor. Bir kadın daha ölü bulunuyor. Öncekine benzer şekilde. Ama polis iki cinayeti de yürütürken aralarında tutarsızlıklar saptıyor. İşin içinde bir de psikolog var. Katil zihninin nasıl işlediğini bilen, anlayan ve sonrasında neler yapacağını tahmin eden çok deli bir psikolog. Adamın başına ağrı giriyor sürekli, hayatı kaymış katilleri hissedeceğim diye :) Sonradan başına daha beter şeyler geliyor zavallının, yine de ölmediğine sevindim.
Olaylar böyle akarken olmadık insanlar katile yakın çıkmaya başlıyor. Sonlara doğru da itiraf geliyor hem de en ummadığımız kişiden. Cinayet sebebi de ne aşk ne delilik. Sebep para. Şirketim batmasın ele güne rezil olmayım diye adam öldürmeye kalkarsan olacağı bu. Şaşırtıcı bir çözülme oldu kabul ediyorum ama garip de oldu.

Bir de olaylar İtalya'da geçiyormuş. Uzunca bir süre anlayamadım nerede geçtiğini. Başında bir cümlede bari geçseydi ülke-şehir ismi. Hala da asıl olayın döndüğü şehir neresi, bilinmiyor..

23 Mart 2018 Cuma

Okudum: Hollow Malikanesi Cinayeti (Agatha Christie)



Adı: Hollow Malikanesi Cinayeti
Yazarı: Agatha Christie
Orj. Adı: The Hollow
Sayfa: 335

Son zamanlarda okurken en sıkıldığım kitap bu oldu. Agatha Christie'nin kitaplarını severim ama bu kitap olmamış. Çok durağan, çok yavaş ve tüm konuşmaların bir çelişkiden ibaret olduğu bir kitap.  Başlıkta cinayet yazdığı için insan güzel bir polise umuyor ama bunda doğru düzgün polis bile yok. 2 dedektif var o kadar. Birinin ölmesi için kitabın yarısına kadar okumak gerekti. Onu da zorla öldürdüler, sırf biri ölsün diye gibi..
Özetlemeyeceğim, kitaptaki tüm karakterlere sinir oldum. Malikanenin kaçık lady'sine bile. Kadının konuşmaları tüm sayfayı kaplıyor ama ne anlattığını anlamak imkansız. Diğer tarafta doktor var, herkes ona tapıyor. O da eski sevgilisiyle takılırken ölüyor zavallı.
Katil kim mi, kendi ağzıyla açıklıyor. O kadar sıkıcı işte.

Bir de kitabın hangi yılları anlattığını çıkaramadım. Direkt belirtseymiş iyiymiş. Hangi dönemde Londra'da ahizeli telefon ve gaz ocağı fırını kullanıldı acaba diye düşünmekten odaklanamadım..

15 Mart 2018 Perşembe

Okudum: Kommagene Kraliçesi Kleopatra (Sultan Polat)



Adı: Kommagene Kraliçesi Kleopatra
Yazarı: Sultan Polat
Sayfa: 373
Fiyat: 17 tl

Yazarın diğer kitaplarını okuyunca bunu da merak etmiştim. Akıcı bir anlatımı var, sıkılmadan okudum, çabuk da bitirdim. Kleopatra ile ilgili pek kitap okumamıştım o yüzden de ilgimi çekti biraz. Mısır'ın eski dönemlerini okumayı seviyorum ama Kleopatra Mısır'da pek durmuyor ve hikayenin büyük kısmı Kommagene Krallığı yakınlarında geçiyor. Mısır'a gidin artık diye diye bitti kitap. Gittiler Mısır'a, yem olmaya..

Kleopatra'nın sır katibinin dilinden anlatılıyor hikaye. Onunla nasıl tanıştığı, hangi ülkelere gittiği, kiminle evlendiği, kimden kaç çocuğu olduğu ve Kleopatra'nın efsanevi özellikleri.. Sır katibinin adı Şukura, Kleopatra'nın yanından neredeyse hiç ayrılmıyor. Kadın da sadece ona güveniyor zaten. Birlikte pek çok olay yaşıyorlar ve kitabın sonlarına doğru ayrılmak zorunda kalıyorlar. Bu da her ikisinin sonu oluyor zaten. Kleopatra'nın çocuklarına ne olduğunu bilemiyoruz ve sonrasını tabii..
Buruk bitiyor ama okuduğuma pişman değilim. Sadece biraz daha Mısır'da dursalardı, iyi olurdu.

Yetmedi bana, Mısır'ı-çölü anlatan, oralarda geçen başka bir kitap daha bulmaya çalışıcağım yine :)

9 Mart 2018 Cuma

Okudum: Hz. Süleyman'ın Yüzüğü - Efsane Zamanlar Serisi II (Sultan Polat)



Adı: Hz. Süleyman'ın Yüzüğü - Efsane Zamanlar Serisi II
Yazar: Sultan Polat
Sayfa: 390
Fiyat: 17,5 tl

Yazarın önceki kitabını okuyup çok beğendiğim için bunu da almıştım. (Evliya Çelebi ve Ahit Sandığı) Seri yapmış meğerse, bu ikinciymiş. Aslında yanlış olmuş. Konu olarak bu kitap, ilkinden önceki zamanı anlatıyor. Yani Ahit Sandığının ne zaman ve nasıl bulunduğunu anlatıyor. Bulunmasını sağlayan önemli şeylerden biri de Süleyman'ın Yüzüğü tabii ki. Ama okuma sırası bence önemli değil. Gerçeği söylemek gerekirse bu kitabı pek sevemedim. Beni sarmadı. Evliya Çelebi ve Ahit Sandığı hala gözümde en iyisi..

Piri Reis'in gençliğinde yolu Gırnata'ya düşer. (Her Gırnata geçtiğinde İskender Pala'nın Efsane'si geldi aklıma. Ah Sidi can..) Zamanında denizden kurtardığı bir adam, Piri Reis'i gönderir aslında Gırnata'ya. Orada birini bulmasını ve onunla konuşmasını söyler. Meğer bu adam ve Gırnata'daki Talavera adlı kişi çok önemli sırlar saklayan kişilermiş. Hz. Süleyman'ın kayıp yüzüğünü, bir kitabı ve bir dürbünü. Bu üç emanet üç ayrı kişide dururmuş. Çok uzun yıllar bu üç kişi ve üç emanet hiç aynı çatı altına gelmemiş. Ama zor zamanlar yaşandığı için artık bu emanetlere yeni sahipler bulunması gerekmiş ve onlar Piri Reis'i seçerler.  Bir de bu emanetleri koruyan kişileri de koruyacak bir kişi lazımdır. Oralar okunurken anlaşılıyor.

3 emanet de Piri Reis'in cebinde durur ama reis tedirgindir. Yanına Alehandro'yu ve iki küçük çocuğu alıp evine döner. Aslında sayısız sefere çıkarlar ama şimdi ne için çıktıklarını unuttum. Pek evde oturmuyorlar da :)

Yavuz Selim, Piri Reis'i ve yakın arkadaşlarını bir gün çağırır ve onları Ahit Sandığını bulmaya gönderir. Sandığı bulmak için emanet kitabı, yüzüğü ve dürbünü kullanmaları gerekir. Çok çok uzun yıllar önce eski koruyucular Hz. Musa'nın sandığını çok uzak bir yere saklamışlardır. Ve emanet kitapta gizli bir harita bırakmışlardır. Piri Reis bunları bulacak, sandığı padişaha getirecek ama yolda çok zorluk çekeceklerdir.

Ben böyle özetleyince daha anlaşılır oldu. Yoksa okurken epey karmaşık gidiyor. Bölümler arası oldukça kısa. Pat ona geçiyor, pat buna. Bazen kimin ağzından anlatıldığını bile kaçırdığım oldu. Bölüm başlarında kim olduğunu yazsa bile karıştırdım çünkü çok isim var, çok yer ve çok olay. Ben zorlandım, ama sevenler de olmuş, tabii olacaktır da..

5 Mart 2018 Pazartesi

Avon Naturals Vücut Spreyi - Pink Daisy & Sicilian Lemon


Avon Naturals Vücut Spreyi - Pink Daisy & Sicilian Lemon 100 ml.

Katalogda bir ürün alınca bunu yanında 2 tl ye veriyorlardı. Kokusunu bile bilmeden aldım. Oda spreyi olarak kullanıyorum kendisini. Baya keskin bir limon kokusu var, salatayı andırıyor. Diğer çiçeğin kokusunu pek hissedemesem de oldukça ferah geliyor. Odanın havasını bir süreliğine değiştiriyor, çok uzun bir süre değil tabii :)
Bitince de şişesini atmayıp değişik kolonyalar doldurtmayı düşünüyorum. Pratik..

*Papatya ve Limon Özlü diye çevirmişler :)

4 Mart 2018 Pazar

Okudum: Ninatta'nın Bileziği (Ahmet Ümit)



Adı: Ninatta'nın Bileziği
Yazar: Ahmet Ümit
Sayfa: 102
Fiyat: 8 tl

Alırken sayfa sayısına bakmamışım, o yüzden çok ince geldi. Roman gibi değil bu kitap, arka kapağındaki gibi hep içi. Şiirsel mi demeliyim.. Birkaç saatte bitti.

Ninatta'nın sevgisi, kavuşamayışı ve çok uzun yıllar bekleyişini anlatıyor. Beklediği gelmiyor, tanrıları sözünü tutmuyor. Sanırım ölüyor sonunda o umutsuzlukla.
Üzüldüm.

Okudum: Tünel (Tim Weaver)



Adı: Tünel
Orj. Adı: Vanished
Yazar: Tim Weaver
Sayfa: 460
Fiyat: 16 tl

Bu yazardan ilk kez okudum. Aslında sıradan polisiyeler gibi diyebilirim ama okurken pek sıkılmadım. Bazı cinayet sahneleri ürpertici olsa da çok rahatsız etmedi. Aranan katilin kim olduğu çıkıyor ortaya ama okurken birkaç kez şaşırtıyor. Tahminlerim tam tutmadı yani.
Sevmediğim tarafı da söyleyeyim. Polis merkezinde iki gıcık tipleme var. Geçmişte takıştıkları meslektaşları işe geri dönmüş, ona çok kızmışlar, sürekli sataşıyorlar adama. Ama sataşmalar ergenlik düzeyinde. Amaçsız gibi geliyor bir süre sonra. Yaşları da yüksek 50 civarı. Daha mantıklı kindarlık beklerdim. Onların sinir bozan tavırlarına ben de sinir oldum :)

David Raker kitabın baş karakteri. Kaybolan insanları bulan biri. Polis değil sadece eski bir gazeteci. Bağımsız çalışıyor. Ama takip sırasında sürekli polisle yüz yüze geliyor ve haliyle Raker'ı kimse sevmiyor. Sam Wren adında bir adamın kayboluşuyla ilgileniyor kitapta. Sam 6-7 ay önce bir gün metroya binmiş ve bir daha inmemiş. Karısı onu merak ediyor ama aslında kocasını deli gibi sevdiğinden değil. Ev kredisi kendisine çok ağır geldiği için, adamın bir anda çekip gitmesini hazmedemiyor. Gelsin borcunu ödesin mantığında hatun..
Raker olay gününün kamera görüntülerini bin kere izlese de pek bir şey anlaşılmıyor. Konuştuğu metro görevlileri de pek tekin insanlar değil. Biri asıl katil aslında ama çaktırmıyor. Diğeri de oyuna gelecek yakında. Bir de işini kaybetmiş ama sonrada mesleğe geri dönmüş polis var, hani herkesin sataştığı: Healy. Kitap bölümler arasında o adama da uğruyor.

Bir daha düşündüm de 16 liralık bir hikaye değilmiş aslında. Sonunda Raker öldü galiba. O bari yaşasaydı.