27 Ağustos 2016 Cumartesi

Okudum: Av (Cenk Kayakuş)



Adı: Av
Yazar: Cenk Kayakuş
Fiyat: 13,60 tl

Yazarın ilk kitabıymış. Sadece 3 bin basıldıysa çok üzülürüm çünkü kitabı beğendim. Daha çok kişinin okumasını da kesinlikle isterim.

Hakan Geda kendi halinde biridir. Geçmişte özel bir timde askerlik yapmış, ama günleri geride bırakmıştır. Arkeoloji okumuş ama fotoğrafçılıkla uğraşan biridir. Semih ise askerlik günlerinden kalma çok yakın arkadaşıdır. Semih'in babası kanserden ölünce vasiyeti açılır. Oğluna çok önemli bir şey bırakmıştır. Ama ne olduğunu yazmamıştır. O şey, ölen babasının midesindedir. Midesi açılmadan bir gün önce Semih saldırıya uğrar, ona yaralayan kişiler Semih'i babasının naaşının bulunduğu hastaneye getirirler. Morga girip o garip nesneyi alıp ortadan kaybolurlar.
Ne tesadüftür ki bu kişilerin bir görevi daha vardır. O da Hakan'ı öldürmek. Hakan kolay lokma değildir. Arabası hurdaya dönse de o sağ çıkmayı başarır.
Bu sıralarda kötü adamlardan biri (Juan) taraf değiştirir ve bizim sempatik ikiliye yardım etmeye gelir. Kötü adam Waknin'in peşinden taa İsveç'e gidip, oraların altını üstüne getirirler. Çok lüks bir gemide biraz keyif çatıp İsveç'in en önemli uyuşturucu kaçakçısını da kısmen haklayıp dönerler. Ama Türkiye'deki bir cinayet onların üzerine kalmıştır ve hazine hartası hala çözülememiştir.
Devamını anlatırsam kitabın bir anlamı kalmayabilir :)

Ben sevdim, başarılı bir macera. Umarım daha geniş kitlelere ulaşır..

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Okudum: Barbarossa Gizemli Hazine (Mehmet Atılgan)



Adı: Barbarossa Gizemli Hazine
Yazar: Mehmet Atılgan
Fiyat: 9.5 tl

Kitap 238 sayfa, ince bir kitap. Ama güzel anlatılmış, içinde her ne kadar denizcilik terimleri olsa da maceralı bir gidişat var.

Genç Andre, geçmişini pek hatırlamıyor. Köle olarak çalıştığı evden tesadüfen bir kaptanın gemisine alınıyor ve denizciliğe başlıyor. Kaptan ona çok güveniyor, elinde Barbarossa'nın günlüğünün bir parçasını var, bunu Andre'ye gösteriyor. Günlük diğer parçanın yerini işaret ediyor. O da hazinenin yerini gösteriyor. Yolları kazara Tunus hapishanesine düşüyor. Oradan kaçarken küçük zeki çocuk Adil yardım ediyor bunlara. Sonra günlüğün son parçasının peşine düşüyorlar, Lanetli Ada'ya. Adada başlarına kötü şeyler geliyor. Kurtulmaları da kötü oluyor. Bir korsan gemisine düşüp kürek mahkumu oluyorlar. Korsan da o hazinenin peşinde. Hazinenin yerini buluyorlar ama Andre'nin başına daha çook üzücü şeyler geliyor, ki hayatının sonuna kadar denizlerden uzak durmaya yemin ediyor.

Daha çok gençlere yönelik bir roman olmuş, 10-15 yaş civarına. Ama güzel, ben beğendim.

21 Ağustos 2016 Pazar

Okudum: Bir İpek Böceği Masalı (Daniel Wallace)




Adı: Bir İpek Böceği Masalı
Yazar: Daniel Wallace
Orj. Adı: The Kings And Queens of Roam
Fiyat: 10 tl

Bu kitap bana tam olarak 'Bir Yosunun Parmak İzleri'ni hatırlattı. Anlatım, olayın gelişmesi, kişilerin davranışları vs. Onun bir değişik versiyonu olduğunu düşünüyorum. Yazarlar farklı olsa da bana öyle geldi.
İki kız kardeş var biri çok güzel, bir de çok çirkin. Güzel olan kör, çirkin olan ise kıskançlığından kardeşine hep yalan söylüyor. Kör kızın çirkin olduğunu söylüyor ona, yaşadıkları yerin korkunç bir yer olduğunu anlatıyor. Anne ve babaları zamanında ölmüşler ve kardeşler yalnız kalmışlar. Bir gün kör kız kaçıyor. Onu ormanda bir çocuk buluyor, kıza aşık oluyor ve bir gün o gizemli suya kızı sokup gözlerinin açılmasını sağlıyor..

Roam adlı kasabayı kız kardeşlerin büyük büyük babaları kurmuş, ipek böceği fabrikası açmış ve o zamanlar çok güzel bir kasabaymış. Ama lanetliymiş. Çünkü ipek böceklerini yetiştiren Çinli adamı kaçırıp buraya getirdiğinde adam çok üzülmüş. Bu lanet de kız kardeşleri bulmuş.

Kitap böyle tekdüze olaylarla gidiyor işte. Çok sevmedim. Bu tarz romanların bir adı olsa gerek, ama merak bile etmiyorum. Zaman kaybı olmasa da, okunmasa da olurmuş..

19 Ağustos 2016 Cuma

Oje Karıştırma 15




Mor oje Maybelline 553 Purple Gem, siyah da Golden Rose 35

Bir kağıdın üzerine mordan döktüm, bir damla da siyah attım. Güzel bir mor tonu çıktı ortaya. Purple Gem biraz sulu bir oje, transparan duruyor, ama siyahla güzel karıştı.

16 Ağustos 2016 Salı

Oje Karıştırma 14




Siyah oje Golden Rose Rich Color 35, kalın fırçalı olandan. Beyaz da Pastel 04

Yine kağıdın üzerinebeyaz ojeden boşalttım, Üstüne çok küçük bir damla siyah attım. Böyle mavimsi gri oluştur. Sevdim bu tonu da. Arada kullanılabilir..

14 Ağustos 2016 Pazar

Oje Karıştırma 13




Kahvrengi oje Defacto 783 Bordeaux, Beyaz oje de Pastel 04

Bir kağıdın üstünde beyazdan döktüm, sonra kahverengiden 1 damla attım. Karıştırdım, böyle tatlı bir pembe ton oluştu. Sevdim.

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Oje Karıştırma 12




Beyaz oje Pastel 04 - Mor oje Golden Rose 142

Morun içine 1 damla beyaz döküp karıştırdım kağıdın üstünde. Biraz transparan bir renk oldu ama sevdiğim bir lila tonunu yakaladım :)

12 Ağustos 2016 Cuma

Okudum: Gregor Yeraltı Günlükleri Serisi (Suzanne Collins)



Adı: Gregor ve Gri Kehanet (1. Kitap)
Yazar: Suzanne Collins
Fiyat: Seriyi 70 tl aldım (5 kitap)

Çok güzel bir fantastik çocuk macerası. Çocuk olmadığım halde çok sevdim. 1 günde bitirdim. Zaten anlatım çok akıcı, kitabı elimden bırakamadım, konu da sürükleyici olunca..

Gregor'un babası 2 yıl önce kaybolur. Kimse bilmez nereye gittiğini. Annesi çalışırken, Gregor ve bebek kardeşi Bot, çamaşırhaneye inerler. Orada bir havalandırmadan düşerler ve Yeraltı ülkesine girmiş olurlar. Karşılarına dev hamamböcekleri çıkar. Bunlar da insanlar gibi konuşuyorlardır. Bizim ikiliyi asıl insanlara götürürler. Şehrin yöneticilerine.
Meğerse orada bir kehanet varmış. Bir gün bir savaşçı gelecekmiş. Aralarından bir grup oluşturacaklarmış. Tabi Gregor şaşkındır ve babasını bulmak istiyordur, bebek de hamamböcekleriyle çok iyi anlaşır :) Olaylar gelişir..




Adı:  Gregor ve Felaket Kehaneti (2. Kitap)

Yine çok hızlı okudum. Bu sefer iki kardeş karda kaymaya gidiyorlar. Yeraltından döndüklerinden sonraki ilk kış. Henüz çok büyümediler. Birden Bot ortadan kayboluyor. Sonra bir kapağın üstünde kocaman bir hamamböceği bacağı buluyor Gregor. Yine doğruca yeraltına iniyor. Yeni kehanet üzerine hamamböcekleri Bot'u kaçırmışlar, ama korumak için. Bu sefer yine toplaşıp yolculuğa çıkıyorlar. Sert bir yolculuk. Amaç da Felaket adında bir sıçanın öldürülmesi, yoksa yeraltı büyük tehlikeye girecek ve Bot'u onlar öldürecek. Yolda başlarına bir sürü olay geliyor, girdaba düşüyorlar, yolda antika yılanlarla rastlıyorlar vs. Heyecan dorukta. Sonlara doğru ne olduğunu anlatmayayım :)






Adı:  Gregor ve Kan Kehaneti (3. Kitap)

Bunu da yarım günde bitirdim. 300 sayfa ama su gibi aktı diyebilirim.

Yeni bir kehanet, cebinden çıkar Gregor'un. Bu sefer ters yazılmıştır ve aynada okuması gerekir. Salgın bir hastalıkla ilgilidir. Çamaşırhanedeki geçitte bir not bulurlar, bir buluşma. Bu sefer annesi, Bot ve Gregor iner yeraltına. Kanla bulaşan tuhaf salgın yarasa Ares'i fena çarpmıştır. Ayrıca Luxa hala kayıptır. Tanıdık sıçan Ripred yine ortaya çıkar, bilgiçliğinden bir gram kaybetmemiştir. Salgının tedavisi bir bitkidedir ve bu bitki tabi ki yeraltının en uzak köşesindedir ve başka yerde yetişemiyordur. Oraya düzenlenen bir yolculukta Luxa'nın dayısı onlara yardım eder. Yolda türlü zorluklar çıkar, susuzluk, zehirli bitkiler, kızgın karıncalar vs. Kehanetin çözülmesi biraz uzun sürer ve Gregor, salgına yakalanan annesini yeraltında bırakıp evine döner. (Orada kalsalar da olurdu bence)




Adı: Gregor ve Sır Kehaneti (4. Kitap)

Yine 1 günde bitirdim. Bu sefer ortada çözülmesi gereken bir kehanetle başlamıyor işler. Gregor ara sıra yeraltına inip Ripred'le çalışıyor. Son inişinde Bot'u da getiriyor, annesi hala orada olduğu için, onu da ziyaret ediyorlar ve o gün Ripred gelemiyor. İşler ters gidiyor. Bu arada Felaket isimli beyaz sıçan büyümüş ve dikbaşlı olmaya başlamıştır. Fare cephesinde işler iyice karışmış. Luxa'ya ormanda yardım eden farelerden bir yardım çağrısı gelir ve Luxa, Gregor'u da alarak ormana gider. Orada türlü yılanla dövüşüp zor kaçarlar. Regalia'ya dönünce, pikniğe çıkıcaz bahanesiyle fareleri bulmaya giderler ama yanlarına Bot, Hazard, Howard ve Temp de takılır. Fareleri bulma yolculuğunda işler hep ters gider, girdikleri tüneller kapanır, tuhaf hava akımları bunları sersem eder, volkanlar patlar ve küçük yarasa Thalia ölür. Sonrada eski bir çocuk şarkısının kehanete çok benzediğini fark ederler. Yollarını ayırıp Gregor'u Regalia'ya geri yollarlar ama çocuğun başına bir şey gelecek sanırım. Kitap buralarda bitiyor. Diğer 3'üne göre daha karamsar ve daha üzücü olmuş bu kitap. İçinde öyle pek eğlence yok, bakalım..




Adı: Gregor ve Zaman Kehaneti (5. Kitap)

Son kitap diğerlerinden daha kalın, 50 sayfa kadar fazlalığı var. İçi savaş ve kan dolu. Gregor'un postunu iyi çiziyorlar, geçmeyecek yaraları kalıyor, plaja nasıl gideceğim diye düşünüyor hatta :)
Çocuk serisine göre savaşlar oldukça canlı anlatılmış, arada Bot'un sevimlilikleri iyi ki var. Son kehanete göre pençe şifresini prenses çözecekmiş. Prenses diye bilinen Bot, ama o da sadece şarkı söylüyor. Şarkı eziyetinden bıkınca nasılsa ortaya Gregor'un ikinci kız kardeşi çıkıyor Lizzie. Bir sebepten gelip yardım ediyor şifre konusunda ve başarıyor da. Solovet'i yine ordunun başına geçiriyorlar o da Gregor'u zindana atıyor. Kitap bu gibi karmaşık şeylerle dolu. Bazı karakterler gerçekten çok sinir ediyor insanı :) Sonu güzel bitiyor mu, belki :) Ama tabii birkaç önemli kişi ölüyor, yapacak bir şey yok.

11 Ağustos 2016 Perşembe

Okudum: Amat (İhsan Oktay Anar)



Adı: Amat
Yazar: İhsan Oktay Anar

Ödünç alıp okudum. Kapağından da anlaşılacağı üzere bu hikaye gemide geçiyor. Başroldeki geminin adı da Amat.
Geminin ne için sefere çıktığını tam bilen yok, zaten uğursuz bir günde yola çıkıyorlar, tayfalar da pek tekin değiller. Hele kaptanları.. Gemide aklı selim kimse yok gibi. Seyir sırasında değişik olaylar geliyor başlarına, doğaüstü olaylar. Bunda kaptanın da etkisi büyük tabi.. Gemi Navarin de inşa edilmiş. Sadece meşe ağacından yapılmış. Kullanılan ağaç sayısı kadar da tayfası var ilginçtir. Bu ağaçlar Navarin'de bir mezarlığa gömülen lanetli denizcilerin üzerinde büyümüş. Ve gemi tayfaları vebadan tek tek ölürken rotasını yine Navarin'e çeviriyor. Her ölen tayfa, ağzında bir meşe palamuduyla üzerine kireç dökülerek geminin ambarında bekletiliyor. Kaptanın zamanı geri alıp durduğu belli sanırım :)
Denizcilik terimleri çok eski ve anlaşılmaz olsa da, kitap genel olarak sıkıcı değil.

7 Ağustos 2016 Pazar

Okudum: Bremenli Theresa (Ayhan Pala)



Adı: Bremenli Theresa 'Küvetteki Ceset'
Yazar: Ayhan Pala
Fiyat: 9.10 tl

Güzel bir polisiye kitabı. Sürükleyici, sıkılmadan okudum. Ama 256 sayfa, keşke daha uzun olsaymış.

Konusu değişik. Eskişehir'de bir cinayet işleniyor, kız Alman. Sebepsiz bir intihar olarak rapor yazıyorlar ama bazı polisler bu işin peşini bırakmak istemiyor. İşin içine kızın 2 eski sevgilisi de giriyor. Sadece onlarla kalsa iyi, büyük zengin iş adamları, kötü polisler, tehditler vs.
Polisiye ve cinayet sevenlere tavsiyemdir. Olayın çözülme aşamaları filan, güzel..

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Okudum: Haritalı Adam (Geoff Nicholson)





Adı: Haritalı Adam
Orj. Adı: The City Under The Skin
Yazar: Geoff Nicholson
Fiyat: 10 tl

Biraz değişik bir kitapmış. Konu aslında ilginç ama işlenişinde bir yavanlık var :) Anlatım falan akıcı, çabuk bitiyor ama tatmin etmiyor diyeyim.

Bazı kadınları kaçırıp, sırtlarına harita dövmesi yapıyorlar, sonra da salıveriyorlar. Kadınların hiçbir şeyden haberi yok. Bir de harita satan bir dükkan var, tuhaf da bir çalışanı var. Bir gün harita dövmeli bir kadının kaçırılmasına şahit oluyor ve işleri karışıyor. Diğer yanda da bir babayla kızı var, baba otopark sahibi bir adam, biraz sabıkalı. Bu yüzden kadınları kaçırma işine bulaşıyor. Haritaları çözmeye çalışıyorlar falan, gerisi aksiyon macera :) Arada zorlama espriler var, küçük kız hiç de küçük gibi değil mesela.. Değişik bir kitap işte..

Oje Karıştırma 11





Mor gibi oje Maybelline Color show 553 Purple Gem
Beyaz da Pastel 04

Mor gibi ojeyi pek sevmemiştim, biraz transparan bir yapısı var. Biraz beyazla karıştırınca çok iyi bir ton ortaya çıktı. Beğendim.